21 Ocak 2009 Çarşamba

Bazen susmak!!!

Susmak…
Her ne kadar susmak konuşmamak, ses çıkarmamak olarak tanımlansa da susmak da konuşmaktır, bir şeyler anlatmaktır, cevap vermektir.
Susan bakışların konuşan yüzü, bakan gözleri neler ifade etmez ki?
Susar, susturulur insanlar!
Neden susar ve hep susturulur ki insanlar?
Susmak… Neden ki?
Bazen susmak dahi çok şey ifade eder.
Bazen susan ağızlara mukabil bakışlar çok anlamlı ve bir ok gibi hedefleri vurur sanki.
Susan ağzın konuşan dilidir, suskunluklar. Duyguların dilidir yüzler ve gözler!
Susmak…
Susmak çok şeyi ifade etmek, belki de saatlerce konuşmaktır.
Bazen susmak en güzel ifadeyi meramdır.
Bazen susmak dahi duyguları ifade etmektir.
Bazen susmak en güzel bir cevaptır.
Bazen susmak dil-i candır.
Bazen susmak sayfalar dolusu yazılarla ifade edemediklerimizi bir bakışla konuşmaktır, anlatmaktır.
Susmak sessiz hücreleri canlandırmaktır.
Susmak çoğu zaman içten içe ağlamaktır.
Susmak sabrın arkadaşıdır, susmak belki de kadere rızadır.
Bazen susmak kızgınlığın, isyanın da bir başka şekilde ifadesidir.
Bazen psikolojik…
Bazen kendini dinlemek, bazen anlayana en büyük azaptır susmak.
Bazen susmak haksızlıklara karşı verilen cevaptır.
Bazen de ahmaklara verilen en güzel cevaptır susmak.
Bazen susmak mutedil bir tavır sergilemektir. Ama susmak korkaklığın, kabuğuna çekilmenin ifadesi değildir.
Hani susma hakkımı kullanıyorum denilir ya! İşte o bir cevap olarak hakkını en güzel bir şekilde kullanmaktır aslında.
Bazen sanki dünya dışından insanları izlemek için kuşandığımız bir zırhtır susmak. Bu zırhla önce kendinizi, sonra da insanları incelersiniz, yapılan hatalar karşısında kim bilir ne kadar şanslı olduğunuzu düşünürsünüz. Çünkü kendini aşan Siz, onların cafcaflı yalan dünyalarının dar vakitleri içerisinde, menfaatler için aslında ne kadar küçülerek değiştiklerini; iyiden, güzelden, doğrudan ve değerlerden ne kadar uzaklaştıklarını görerek halinize, gerçek anlamda insani hasletlerdeki olgunluğunuzdaki kazanımları fark edersiniz.
Susmak zoru başarmak, hissiyata, bencilliğe gem vurmaktır, çözümdür, bazen bir moladır. Sonra mola sona erer ve kaldığınız yerden koşturmaya başlarsınız, ta bir sonraki molaya kadar…
Yürü, koş ve yavaşla! Sonra yine hayat aynı şeyleri tekrarlatsın. Ve arada verdiğiniz molalar sizin hızınızı arttırsın, sizi geliştirip, yüceltsin. Siz, susarak cevap verin. Susarken de kendinize iyi davranarak kalpleri kazanıp gönüllerde büyüyün hep. Yani kalıcı güzelliklerde insanlığın doruk noktasında güzel manzaralar seyredin.
Susuyorum, susuyorum… Susmak da…

Hiç yorum yok: