17 Şubat 2009 Salı

Ayrılık Zor zanaat!!

Senden sonra hiç acım olmadı
Ne deliliğim kaldı sevdadan yana ne de aşka inancım bir damla
Oysa ben seni severken hiç acı çekmemiştim
Ne olduysa, sen beni sevince oldu
Bir zaman varlığını arzulayan gönlüm
Yeri geldi yokluğunu aradı durdu
Yazık, sevilme süreni kendin kısalttın
Artık dönmesen de olur
Hem sen, yokken daha güzeldin
Hem sen, varlığında tanıdığım sen değildin
Yine sevilirdin bu kadar
İnan dönüşüne bağlı değildi sevdamın ağırlığı
Yokluğuna ve imkansızlığına direnmek,
Herşeyden daha anlamlıydı
Eğer dönmeseydin, ne yapar ne eder gözlerini tedarik ederdim biryerlerden
Elini en karanlıklarda bulup tutardım
En azından oyuncağıyla oynayan çocuk gibi kırmadan, kırılmadan
Kendi kendime severdim seni,
Artık dönmesende olur,

Herşeyin ikincisi yenilgidir,
Her dönüş ispatıdır biraz da kaybetmişliğin
Maluptur ileriye bakamayan
Bakamaz ki bir türlü pişmanlığından
Onu tutar geride bıraktığı her neyse
Daha da bağlanır ardında kalana
Terkedilen çabuk büyür, hüzün kalana düşsede
Pişmanlık hep gidenin payına
Ayrılık zor zanaat, kimse yüzde yüz gülemez
Kimse yüzde yüz gidemez
Giden dönüyorsa, sevdiğinden değil kaybettiğindendir
Ve aradığını bulamadığından
Dönene kapıyı açmayın
Sevseydi o, gitmezdi hiç bir zaman
İşte bu yüzden dönene kapılarınızı birdaha asla açmayın

Ve sen
Gelme
O kapı hiç açılmayacak sana
Eski rüzgarların sözü geçmez terkettikleri dağlara
Geceye yeni şiirler gerek, gemiye yeni fırtına
Her eylüle başka yağmur
Kalana taze baharlar lazım
Ve gidene biraz yürek
Kaçanlar pişman şimdi
Kalanlar, sevmeye devam edecek.

Şimdi biz ayrıldık ya
Birkaç gün sendeleyerek yürürüm
Ayağım takılsa da düşmem
Yine doğrulurum biliyorum,

Yaşadığım tüm aşkların üzerine yemin ediyorum

Ben artık senden vazgeçiyorum.....

15 Şubat 2009 Pazar

14 şubat Günü !!!

Sanırım Önemli bir gün idi 14 şubat ama Bu önemli günün en güsel tarafı ise önemli birinin sesini duyduktan sonra önemli günün önemini öğrendim..
Gerçekten Sesini Duymak Herşeyden Daha Güseldi...

14 Şubat 2009 Cumartesi

Türk Olmak!!!

Aslında çok şeydir, Türk olmak.

Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi. Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp, yapmadığın
soykırımla suçlanmaktır. Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.
Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini anlatamamaktır.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.
Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız
imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak; Troya'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak. Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin ardından "bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim" demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken "vatan sağ olsun" demesidir.
Türk olmak "Türk çayında radyasyon olmaz" yalanları ile, "gusül abdesti alana aids bulaşmaz" dolanları ile yaşamaktır. Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır,
Türk olmak. Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir. Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir. Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine "nasip", vermediklerine "kısmet" demektir. Her işin "hayırlısına" inanmaktır ve "feleğe" küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir. Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
Türk olmak, buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan seçim sandığında kesmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamd-etmek, her çıkan başak için şükretmektir. Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.

Alıntıdır..!!!

13 Şubat 2009 Cuma

bu güzel günün adına!!! SSSSS:D

Boşluklarda dolanıyordu gönlüm,
Boğazımda düğümleniyordu sözüm,
Seni düşünmekle geçiyordu günüm,
İyi ki tanımışım seni güzel gözlüm.

İlk bakışmamızı hatırlıyorum önce,
Kısa ama derin bakışların vuruyordu gözlerime,
Sevgin akıyordu ruhumun derinliklerine,
İyi ki tanımışım seni, saklamışım yüreğime.

İlk mesajlaşmamızı hatırlıyorum sonra,
Seni bana bağlayan...
Bakışların ardındaki buluşma,
İyi ki tanımışım, kalbi bağlamışım sana.

Dilerim ki bitmesin şu büyük sevgimiz,
Tesadüfen tanışmıştık seninle biz,
Umarım ki beraber geçer günlerimiz,
İyi ki tanımışım seni, kavuşmuş yüreğimiz
__________________

12 Şubat 2009 Perşembe

Sen!!!

O simsayah gözlerinne kadar derinden parlak
Gözlerim gözlerinde titret ışıldayarak
Sen Bahtımın güneşisin ...
Sen kalbimin tek eşisin...
Sen ruhumda sönmeyecek sevda ateşisin....

10 Şubat 2009 Salı

Üşüyorum...!!!>>>>ESRA<<<<

Üşüyorum yine...
Kalbiminde üşüdüğü gibi....
Sarılıyorum yorgana sıcaklık aramak için,
Uzanıyorum yatağıma uyuyup ısınmak için...
Anlıyorumki!! beni asıl ısıtmayan ve uyutmayan kalbimin soğukluğu ile içimdeki fırtına...
Üşüyorum...!!!

Alıntıdır.. Esra Hanımdan :D:D

DAYAN YÜREĞİM DAYAN...!!! >>> ESRA<<<

Bazen...
Nefes almak zor gelirmi insana?
Yüreğinin acısı yakarmı içi?
Durup durup yaş akarmı gözden...?
Evet...
Sözler susar, yürek gözlerden akan yaşla anlatır kendini,
Ne anlattığını bile bilmez sadece AKAR...
Kayıtsız kalır insan bazen dilin susup yüreğin hüküm sürdüğü anlarda,
Yürek o kadar yanar o kadar acırki,dil konuşmaz susar...
Dil yarası ağırdır çünkü taşıcak olan yine bir yürektir...
Dil susuyor ama yürek dayanmıyor susmaya...DAYAN YÜREĞİM DAYAN...!!!

alıntıdır.. ESRA hanımdan:D:D

7 Şubat 2009 Cumartesi

SEnde Mİ HAyatım !!!

Sakın ama sakın
Sakın ağlama benim için
Hatta bir daha gösterme kendini
Yeter ki ağlama.

Her zaman ama her zaman
Her zaman mutlu olacağını söyledim
Hatta her şeyimi feda ederim uğruna
Yeter ki gülümsemen kaybolmasın yüzünden.

Her şeyi ama her şeyi
Her şeyi unuttum artık senden başka
Hatta bazen kendimi bile kaybettim
Yeter ki sen kendine dikkat et, yeter bana.

Hiçbir şey ama hiçbir şey
Hiçbir şey seni görmeme engel değil, olamaz
Hatta hapsetsen bile kendini, kendi dünyana
Yeter ki söyle bana, görmek istermisin sende beni.

Bu seferlik bu kadar hayatım
Ben böyleyim, vazgeçmek istememde
Göremiyorum. kahretsin
Çok istiyorum elimde değil, çok
Yaşayabileceğim en deli belasın sen...